SEÇİM MEVSİMİ, HAYSİYET VE AYAKKABI Uygarlık tarihinde bir insanın ayakkabı yalamak istediğine sanırım ilk kez tanık oluyoruz. Tarihçiler, insanlığın geride bıraktığı zamanı çeşitli kriterlere g...
SEÇİM MEVSİMİ, HAYSİYET VE AYAKKABI Uygarlık tarihinde bir insanın ayakkabı yalamak istediğine sanırım ilk kez tanık oluyoruz. Tarihçiler, insanlığın geride bıraktığı zamanı çeşitli kriterlere göre sınıflandırmışlardır. Kısaca hatırlatmak gerekirse bu sınıflandırma eski taş devri olarak da adlandırılan bir paleolitik dönemle başlar. İlk insanın ortaya çıkışından, MÖ 13. bin yıl civarında başladığı kabul edilen mezolitik döneme kadar geçen uzunca bir süreyi, onbinlerce yılı kapsar bu dönem. Uygarlık tarihinin dönemleri arasında en uzun süreye sahip olmasına rağmen, bu dönemdeki teknolojik gelişme yok denecek kadar azdır. İnsanlar avcı toplayıcı bir hayat sürerler. Paleolitik dönemde ayakkabının icadına ilişkin herhangi bir arkeolojik kanıt bulunmamaktadır. Orta Taş Devri olarak kabul edilen ve MÖ 13.bin yıldan MÖ 9.bin yıla tarihlenen Mezolitik dönemde uzman avcılık ve balıkçılık yapılmıştır. Cilalı Taş Devri olarak kabul edilen ve MÖ 9.bin yıldan MÖ 5.bin yıla tarihlenen Neolitik dönemde yerleşik yaşama geçilmiş, toprak işlenmeye başlamış, hayvanlar evcilleştirilmiştir. Bilinen en eski ayakkabı, ABD’nin Oregon eyaletinde işte bu Neolitik döneme ait bir mağarada bulundu. Bu ayakkabı, bir ağaç kabuğunun ayak formuna göre şekillendirilmiş haliydi. Aradan bin yıllar geçti, Kalkolitik dönemde çiftçi köyler kuruldu, çanak çömlek üretildi, tekerlek bulundu, kentleşme başladı, yazı bulundu. Bunca gelişme karşısında ayakkabı da nasibini aldı. Ayakkabılarda hayvan derileri, bağcıklar kullanılmaya başlandı, çeşitli dikiş unsurlarına rastlandı. Binlerce yıl daha geçti, Tunç Çağı, Demir Çağı derken ayakkabılarda metal kullanımına rastlandı. İlk Çağ, Orta Çağ, Yeni Çağ ve Yakın Çağ… Kanaatimce Yakın Çağ da geçtiğimiz yüzyılda internetin bulunmasıyla çoktan sona erdi ama bu, gelecekte bunu değerlendirecek olan henüz dünyaya gelmemiş tarihçilerin işi. Geçen bu kadar zaman içinde teknolojinin baş döndürücü gelişimini göz önüne alırsak, ayakkabının hemen hemen aynı kaldığını söyleyebiliriz. Ancak uygarlık tarihinde bir insanın ayakkabı yalamak istediğine sanırım ilk kez tanık oluyoruz. Bunu söyleyen de 70 yaşında bir adam. Üstelik milletvekili, üstelik başhekimlik görevinde de bulunmuş bir uzman tıp doktoru, üstelik başhekimlik yapmış, çoluk çocuk, torun tombalak sahibi bir adam. Maddi sıkıntısı olduğunu sanmıyorum. Cemiyete girme, çevre edinme gibi bir sıkıntısı da yoktur kanımca. E peki bu beyefendinin isteği, hedefin ne olabilir, bu tuhaf gayreti ne için sarf etmektedir? İnsan biraz da onuru, haysiyeti için yaşamalı değil midir? Yıllar sonra bile adını arama motorlarına yazdıkları zaman “ayakkabı yalayan adam” olarak hatırlanmayacak mıdır? Sanırım seçim mevsimi yaklaştı ve maalesef yalamakla dil aşınmayacağını düşünenler gene bizi yönetmeye aday durumdalar. İLGİ VE ALAKA GÖSTERİP GERİ İADE EDENLER… Vah Türkçem vah! Özellikle sosyal medya kullanıcılarının Türkçe ve dilbilgisi kullanımına özen göstermediklerini görüyoruz ama bu mecrayı kullanan siyasetçilerin, yazarların ve sair ünlülerin yaptıkları hataları hayretle izliyoruz. Örneğin geçtiğimiz hafta rastladıklarımdan bir kısmı; “kendilerine gösterilen ilgi ve alaka için çok teşekkür ediyorlar”. Bir kısmı da “beğenmedikleri falanca ürünü geri iade etmek” istiyorlar. Eş anlamlı kelimelerin aynı tümcede kullanılmasıyla anlatım bozukluğu olacağını öğrenmemiş olabilirler mi sizce? Sıradan vatandaşı geçtim, bu arkadaşlar topluma hitap eden insanlardır, en azından bu basit hususlara özen göstermeleri gerekir. Çünkü dil, milleti oluşturan fertleri birbirine bağlayan bir unsurdur. Kimsenin, “karşıdaki nasıl olsa beni anlıyor” diye düşünerek bu bağı zedelemeye hakkı yoktur. SON YÜZYILDA GEÇEN HAFTA (22-28 OCAK) · 28 Ocak 1923 İzmit ilinin adı Kocaeli olarak değiştirildi. · 22 Ocak 1932 İlk Türkçe Kur’an Hafız Yaşar (Okur) tarafından Yerebatan Camii’nde okundu. · 25 Ocak 1939 Celal Bayar’ın başbakanlıktan çekilmesinin ardından Dr. Refik Saydam yeni hükümeti kurmakla görevlendirildi. · 25 Ocak 1948 Kurtuluş Savaşı komutanlarından Org. Kazım Karabekir istifa etti. · 27 Ocak 1954 Köy Enstitüleri kaldırıldı. · 23 Ocak 1972 İstanbul’da 03:00 ila 18:00 saatleri arasında sokağa çıkma yasağı ilan edildi ve kent genelinde 500.000’in üzerinde konutun arandığı belirtildi. · 26 Ocak 1974 THY’nin Van isimli yolcu uçağının İzmir yakınlarında düşmesiyle 62 kişi öldü. · 23 Ocak 1975 İstanbul’da kendilerine “komandolar” adını veren ülkücüler 1 öğrenciyi öldürdü. · 22 Ocak 1982 Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, Bülent Ersoy’un kadın olduğuna dair mahkeme kararını usulen bozdu. · 25 Ocak 1991 Kürtçe konuşmayı ve şarkı söylemeyi yasaklayan 2932 sayılı kanun yürürlükten kaldırıldı. · 24 Ocak 1993 Türkiye, tarihin en acı günlerinden birini yaşadı. Uğur Mumcu öldürüldü. · 23 Ocak 2007 Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink toprağa verildi. · 23 Ocak 2007 Dışişleri Eski Bakanı İsmail Cem hayatını kaybetti. · 26 Ocak 2009 Türkiye İstatistik Kurumu, ülkemizin nüfusunu 71.517.100 kişi olarak açıkladı. · 24 Ocak 2018 Suriye’den ateşlenen bir roket, Kilis kent merkezine düştü. 2 vatandaşımız öldü. · 24 Ocak 2020 Elazığ’da meydana gelen 6,8 büyüklüğündeki depremde 41 kişi öldü. Yazar: Umut Gerçek [email protected]